İfade Özgürlüğü Nedir?
Yaşadığımız toplum içinde doğumla birlikte kazandığımız birçok hak olduğu gibi kimi hakları da reşit olduğumuz andan itibaren elde ederiz. Bu haklara en net örnek ise her bireyin ayrım olmaksızın sahip olduğu kendini ifade etme hakkıdır. Bu hak belirli istisnalar dışında kısıtlanması mümkün olmayan ve son derece değerli bir haktır. Peki İfade Özgürlüğü Nedir ?
İçindekiler
Kişinin ve belli bir düşünceyi benimsemiş toplum içindeki toplulukların tüm fikir ve beyanlarını hiç bir baskı, tehdit unsuru olmaksızın ya da bu tür durumlara rağmen korkusuzca özgürce ifade edebilmesidir. Bunun dışında bir konu hakkında bir görüşe ve bilgiye sahip olmak, her türlü bilgiden ve düşünceden kısıtlama olmaksızın erişim, sahip olduğu bilgi ve düşünceyi yayma hakları da ifade özgürlüğünün içerisinde yer alan haklar bütünüdür.
Bu haktan doğan yasal düzenlemeler kişinin ifadesini doğrudan koruma altına almaktadır. Düşünce şayet kısıtlamalar kapsamında değilse, toplumdaki bazı kesimlere göre ters olması, yanlış kabul edilmesi ya da saçma görülmesi durumu dahi bu korumanın sınırlarına dahildir. Yani değersiz bir düşünce ile değerli kabul edilen bir düşünce özelinde görünürde bir fark olsa da kişisel olarak fikir ve düşünce özgürlüğü göz önünde tutularak değerlilik farkı gözetilmez. Buda herkesin fikrinin tıpkı kendi gibi kendisine has olduğu ve buna müdahale etmenin yanlış olduğunun en büyük göstergesidir.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün hukuktaki yeri
Bir insan, hangi toplumda yaşıyor olursa olsun sahip olduğu düşüncelerin ve kendince ifade etmek istediği her şeyin hukuki anlamda en doğal hakkı olduğunu bilmelidir. Çünkü bu tüm demokratik toplumlarda olduğu bizde de anayasa ve buna bağlı maddelerle birlikte açık bir şekilde beyan edilmiştir. Bu hususta Düşünce ve ifade özgürlüğünün hukuktaki yeri dendiğinde ise karşımıza ilk çıkacak maddelerse şunlardır;
- Toplum içinde yaşayan her birey istisnasız olarak kendi görüşünü beyan etme ve anlatma özgürlüğüne sahiptir. Bu hak kapsamına giren diğer özgürlükler ise kanaat, haber ve fikir alıp verme özgürlükleridir. Bu özgürlüklere ise hiç bir devlet otoritesinin müdahale etmesi söz konusu olamaz. Bu sadece ülke sınırları içinde değil ülke sınırları dışında da geçerli bir kuraldır.
- Bu özgürlüğün kullanılması her ferdin bu konu da belli başlı uyması gereken kural ve sorumlulukları da beraberinde getirir. Kişilerin bu hakların sınırlarını iyi bilmeleri haklarının korunmasında ve kamu düzeninin sağlanması açısındansa son derece elzemdir. Şayet kişi yasaların bu hak için öngördüğü sınırların dışında bir tutum ve ideolojiye sahip olursa hukuki boyutlarına da katlanmakla yükümlü olacaktır. Yani bu hak herkesin en doğal hakkı olduğu gibi topluma bağlı her bireyin bu hakka dahil edilen sınırlara riayet etmemesinin doğal sonucu olarakta çeşitli derecelerde kısıtlama ve cezalara maruz kalması da doğal bir gerçekliktir.
Yukarıda yazılı maddeler ışığında Düşünce ve İfade Özgürlüğü; sınır, yaş, ırk, bağlı bulunulan toplum gibi özellikleri gözetmeksizin herkese istisnasız olarak bu hakkı sunar. Ancak bu hakkın kişiye özel bir yanı olmasının dışında sınırlarının olduğu ve bunlara uyulması gerektiği de belirtilir. Çünkü her hakta olduğu gibi bu hak içinde yer alan tüm kavramlarda da kişi kendi hakkını hukuki sınırlar içinde korurken başkalarının haklarını da çiğnememeli ve koruyup gözetmelidir. Hukukun burada esas aldığı ise mevki, makam, şahıs ve zengin ayrımı olmaksızın hukuk önünde herkesin eşit haklara sahip olduğu eşitlik ilkesidir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü hangi durumlarda kısıtlanır ?
Düşünce ve ifade özgürlüğü kavramı her daim tartışılan ve her toplum üzerinde belirli etkileri olan kavramlar içerisindedir. Dünya üzerinde bireylerin sahip olduğu özel haklara örnek olarak verilebilecek bu özgürlük, tüm her şeyde olduğu gibi belirli sınırlara tabii tutulan yani sınırsız yetkiyi kişilere vermeyen bir haktır. Çünkü bu durumun zıttı toplum ve dünya üzerinde çeşitli sorunların yaşanmasına zemin hazırlayabilecek bir durumdur.
Ancak insanların sahip olduğu bilgi ve düşünce, fikir ve ideoloji, kendini hiç bir baskı altında olmadan ifade edebilme, hür bir kanaate sahip olma, insanlara dilediği gibi fikirlerini dile getirebilme noktasında şayet hukuksal bir müdahale söz konusu olacaksa bunun yasal olarakta mutlaka geçerliliği olmak zorundadır. Yani mesnetsiz ve sırf sakıncalı diyerek bir görüşü, ifadeyi ya da düşünceyi yok etmek, ceza vermek bunu kim yaparsa yapsın yanlış olduğu gibi hukuka da aykırı bir davranış biçimidir. Çünkü temelde ifade özgürlüğünün ortaya çıkması ve bu hakkın yasalarla da kişiyi korumasındaki amaç, düşüncelerin ve fikirlerin rahatça dile getirilebilmesi ve kimileri tarafından uygun görülmese dâhi saygı duyulabilmesidir. Bu demokratik toplum olabilmenin de baş kaideleri arasındadır.
Bu kavramların yanında bazı durumlarda beyan edilen ifadeler, düşünceler ve bütünüyle bu özgürlüğe dahil olan konular özelinde yapılmaması gereken tutum ve davranışlarda bulunmaktadır. Peki Düşünce ve ifade özgürlüğü hangi durumlarda kısıtlanır ?
Faşizm ve Irkçı bir Tutum
Bir insanın makam ve mevkii ne olursa olsun sahip olduğu fikir ve düşüncelerin faşist yani zorbacı ve baskıcı olmaması gerekir. Çünkü bu durum fikir özgürlüğü tanımının da ezilip geçilmesi demektir. Aynı şekilde farklı milletlere yönelik propaganda yapmak, aşağılayıcı ifadeler kullanmakta insanlığa sığmadığı gibi kesinlikle ve kesinlikle yasaktır. Bu tür fikre ve tutuma sahip olan tüm bireylerin ifade hakkı kısıtlanacağı gibi, işledikleri suç unsuru nispetinde de hukuk önünde cezalandırılacaklardır.
Ayrımcılık
Ayrımcılık sadece düşünce ve ifade açısından değil ahlaki açıdan da bir bireyin menfaat, yakınlık derecesi gibi durumları gözetmeksizin yapmaması gereken davranışlar arasında yer alır. Dolayısıyla bazı durumlarda başkalarının haklarının başta fikir ve düşünce olmak üzere buna bağlı tüm yollarla çiğnenmesi durumunda hukuki olarak kısıtlamaya tabi tutulması da son derece doğal olacaktır.
Toplumda Nefret Uyandırma
Devlet için esas olan toplum düzeni ve toplum içindeki asayişin sağlıklı işleyişidir. Bu minvalde toplum üzerinde fikir ve düşünceleriyle medya, kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere insanları kin ve nefrete sürükleyen, devlet aleyhinde haksız söylemlerde bulunarak toplumda infial yaratan herkesin düşünce ve ifade özgürlüğünü çiğnenmesine binaen hakkında yasal işlem başlatılır.
Hakaret
Günümüz şartlarında en çok karşılaşılan durumlardan biri olan hakaret, fikir ve düşüncenin özgürlüğü ne kadar doğru ve hak ise aynı şekilde bu doğrultuda farklı derecelerde bir insana hakarette o biçimde haksızlıktır. Bu doğrultuda her kim neyi savunursa savunsun ya da ne amaçla olursa olsun hiç bir bireye hakaret etme hakkı kendisinde doğmaz. Yasal olaraksa suç kabul edildiği için kısıtlama ve ceza alma gibi durumlarla da karşılaşılması muhtemel sonuçlarıdır.
İfade özgürlüğü mutlak bir özgürlük müdür ?
Her özgürlükte olduğu gibi ifade özgürlüğü de diğerleri gibi tamamen mutlak değildir. Yani yasal olarak sınırları vardır ve bu sınırlar dışına çıkılmamalıdır.
İfade Özgürlüğü Neden Kısıtlanır?
Düşmanlığın, kinin, hakaretin olduğu her fikirde sınırlar aşılmış olur. Bu da özgürlüğün kısıtlanması demektir. Temel hak ve özgürlükler kavramı içinde büyük bir yeri olan Düşünce ve İfade Özgürlüğü hususunda herkesin bilmesi gereken en önemli detaysa iyi bir toplum olabilmenin baş kuralının herkesin birbirinin fikir, yaşantı ve düşüncesine saygı duyabilmesidir.