MİRASIN REDDİ (REDDİ MİRAS) DAVASI
İçindekiler
Bursa’da faaliyet gösteren CHG Hukuk Ve Danışmanlık Bürosu Bursa Miras Avukatı Av. Cihad Günel ve hukuk ekibi; mirasın reddi davası, vasiyet ve miras sözleşmelerinin düzenlenmesi, veraset ve intikal işlemlerinin yürütülmesi, mirasın gerçek ve hükmen reddi, tasarrufun iptali, izale-i şüyuu (ortaklığın giderilmesi) ecri misil, vakıf kurulması gibi miras uyuşmazlıkları ve miras davalarına ilişkin temsil ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Miras Hukukuna ilişkin düzenlemeler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmekte olup herhangi bir uyuşmazlıkta bu kanun ve somut durumla ilgili emsal Yargıtay kararlarının incelenmesi gerekecektir.
Mirasın Reddi Davası Nedir ?
Mirasın Reddi Davası Türk Medeni Kanunu md. 605 ve devamında düzenlenmiştir.
Mirasın reddi işlemi eski ifade ile Reddi Miras işlemi, miras bırakanın ölümü üzerine mirasçıların miras haklarından kendi istekleriyle kayıtsız şartsız vazgeçmeleridir. Mirasın reddi ile yasal ve atanmış mirasçılar ölenin her türlü borç ve alacaklarını, mirasın tüm hak ve yükümlülüklerini reddetmiş olurlar. Bu sebepledir ki mirasın reddi ancak kayıtsız ve şartsız olarak yapılabilecektir.
Miras bırakanın ölümü halinde külli halefiyet kuralı gereği tüm miras otomatikman mirasçılara geçecektir. Mirasın mirasçılara intikali için talep edilmesine gerek yoktur. Fakat mirasın reddedilmesi için ise tam tersi mirasçıların bu konuda iradelerini koyması gerekir. Bu sebepledir ki mirasın reddedilmesi ancak dava yoluyla yapılabilecektir. Mirasın reddi davası sürelere ve usulü kurallara uyarak yapıldığında kabul olunacak ve mirası reddeden mirasçılar için hüküm doğurabilecektir.
Mirasın Reddi Davası Türleri Nelerdir?
Kanuna göre yasal ve atanmış mirasçılar iki şekilde mirasın reddi talebinde bulunabilir. Bunlar:
• Mirasın Gerçek Reddi
• Mirasın Hükmen Reddi
1) Mirasın Gerçek Reddi:
Mirasın Gerçek Reddi için yasal ve atanmış mirasçıların öncelikle ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekmektedir. Ergin olmayan ve ayırt etme gücüne sahip olmayan mirasçılar ise bu işlemi yasal temsilcileri aracılığıyla yapabilecektir. Mirasın reddi için mirasçının fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Çünkü ret beyanıyla birlikte tereke borçlarından sorumluluktan kurtulurken aynı zamanda mirasçı olma hakkı da ortadan kalkar.
Mirasın reddi işlemini mirasçılar adına bir temsilci yapacaksa mahkeme bu konuda temsilcinin özel yetkiye sahip olup olmadığını inceleyecektir. Eğer mirasçılar bir avukat tarafından temsil ediliyorsa bu konuda avukata vekâletnamede özel olarak yetki verilmiş olmalıdır.
Mirasın reddi davası açmak isteyen mirasçılar kayıtsız ve şartsız bir şekilde mirası reddettikleri beyanını sözlü olarak ya da bir dilekçe ile miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine bildirmelidir. Anlaşılacağı üzere miras kısmen reddedilemez. Aksi durumda mirasçılar mirası iktisap eder.
Mirasın reddinden dönmek kural olarak mümkün değildir. Ancak Borçlar Kanunu md. 23 ve devamındaki maddelere göre yanılma, aldatma, korkutma sonucu mirasçının ret beyanında bulunması halinde mirasın reddi işlemi iptal olabilecektir. Anacak bu halde mirasın reddinin iptali de dava yolu ile ileri sürülmesi gereken bir durumdur.
Mirasın Gerçek Reddi Davası Süresi Ne Kadardır?
Mirasın gerçek reddi Türk Medeni Kanunu md 606’ya göre üç aylık hak düşürücü süreye tabidir. Buna göre miras bırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren üç aylık süre içinde mirasın reddi talebinde bulunması gerekir. Aksi takdirde ret hakkı düşecek ve mirasçılar mirasın gerçek reddi davası yoluyla mirası reddedemeyecektir.
Mirasın Reddi Hakkı Hangi Hallerde Düşecektir?
- Öncelikle yasal üç aylık süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçı mirasın reddi hakkını kaybeder. Bu halde miras kayıtsız şartsız olarak mirasçıya geçer ve miras bırakanın hak ve borçlarından sorumlu olur.
- Mirasçı yasal üç aylık red süresi dolmadan terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlemler yaparsa veya terekeye ait bir malı gizler ya da kendisine mal ederse mirasçını mirası örtülü olarak kabul ettiğini gösterir ve red hakkı bu durumda düşecektir. Mirası kabul anlamına gelen bu işlemler somut olaya ve yapılan işlemin önemine göre değerlendirilecektir. Örneğin miras bırakanın cenaze işlemleri, miras bırakanın ivedi ve önemli işlerinin yürütülmesi, varsa mirasçılar adına yatan sgk’dan kaynaklı alacakların alınması gibi işlemler olağan işlemlerden sayılıp mirasın reddine engel olmayacaktır.
2) Mirasın Hükmen Reddi:
Türk Medeni Kanunu md. 605/2’ye göre Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. Hükmen red şartları mevcutsa red konusunda irade beyanına gerek yoktur.
Hükmen red için bir süre öngörülmemiştir. Hükmen red durumunun tespiti için mirasçılar her zaman mahkemeye başvurabilecektir.
Mirasın hükmen reddinin şartları şunlardır:
• Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması,
• Ya da Borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasıdır.
Yukarıda sayılan durumlar mevcutsa mirasçı mirası hükmen reddetmiş sayılır. Mirasçının ayrıca bu doğrultuda beyanına ihtiyaç yoktur. Ancak ilerde doğabilecek uyuşmazlıklara engel olabilmek amacıyla mirasçı Asliye Hukuk Mahkemesine bu yöndeki beyanını bildirerek mirasın hükmen red edildiğini mahkeme kararı ile belgeleyebilecektir.
Mirasın Reddi Durumunda Alacaklılar Ne Yapmalıdır?
Tereke Alacaklılarının Korunması:
Borca batık bir mirası reddeden mirasçı, Miras bırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde, denkleştirmeye tabi bir kazandırma almışsa bu miktardan, tereke alacaklılarına karşı paylaşmada geri vermekle yükümlü olduğu değerle sorumlu olur. Bu konuda TMK md. 618/1 şu şekildedir:
“Ret hâlinde sorumluluk
Madde 618- Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.”
Mirasçıların kişisel alacaklılarının korunması:
Borca batık bir mirasçı, sırf kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları ya da hakkında iflas açılmışsa iflas masası yeterli güvence verilmemesi halinde altı ay içinde mirasın reddini iptal ettirebilir. Anlaşılacağı üzere burada mirasçının bu konuda kötü niyeti aranmaktadır. Eğer mirasçının bu yönde bir kastı mevcut değilse red iptal edilmeyecektir. Bu davada görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemesidir, yetkili mahkeme ise davalının son yerleşim yeri mahkemesidir.
Bu konuda TMK md. 617 şu şekildedir:
“Mirasçıların alacaklılarının korunması
Madde 617- Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.”